Prof. Dr. ŞUREDDİN MEMMEDLİ

ŞİİRLER

Şureddin MEMMEDLİ

 

 
 

 

BORÇALI – ÖZ YURDUM

 

 
 

 

 

24 HAZİRAN 1989

 

 
 

 

Tükendi sabırım...

Haraylar...

Ay haraylar...

Ben de varım...

Benim de hakkım var...·


ATAMIN RUHUNA

 

 
 

 

Atam Baheddin’in ölümü göynetti beni

1.

Yarana çare bulamadık...

Derdine derman bulamadık...

Bizi bağışla...

Baba...

Bağışla...

Seni bizden çok istermiş Allah...

2.

Gözüm önünde şekilleşip

Ölüm ayağında olduğun o an...

Özüğün gözünde bir gile yaş...

Bana ağlama dedin, babam...

... Gözyaşlarımı çekip içime

Ağlamak isterim için-için,

Yana-yana...

O bir damla gözyaşın...

Bana ağlama demeğin

Dert olup bana...

                   3.

Bu yaz sensiz kurdu karankuş

Eyvanımızda yuvayı...

Bu yaz sensiz çiçek açtı

Bağımızda senin yadigârın

Gilas, encir, gavalı...

Bu yaz sensiz göverdi

Bağımızda mihek, tere...

Bu yaz sensiz göverdi

Senle bağlı bin hatıra...

4.

– Ay uşak, günahtır,

Kırmayın budakları...

Derdin, baba...

Bu yaz bir pöhreye de el değmeğe

Koymadım uşakları

Ruhun incinmesin diye...

Ruhuna kurban olum...

Bu yaz ruhun göverdi, baba...

5.

Gidişi ağır oldu...

Kaldım goruna goruna...

Dar ayakta

Yağı önünde

Her zaman başına yemin ederdim...

Şimdi görüne ant içerim, baba...

6.

Sen gideli...

Rahmetlik babalarımı, ninelerimi

Görürüm tez-tez uykumda...

Bana doğmalaşıp uzak-yakın da...

Bana doğmalaşıp o tek Allah da...

Sen gideli...

İman diye uzaklı kalıp

Göklere elim...

Bana doğmalaşıp ölüm...

Baba, ölümden de korkmazım daha...

7.

Ulu dedemin ulu dedesinin

Bine seçtiği bu ulu yurdun

Keşiğinde vugarınla sen durdun...

Mert adına güvendim...

Gayretine güvendim...

Bu gün bana düşüp gayret yükü...

Beni gibi gayret çeken çok...

Bu yurt boyda sırrım var, baba...

Öz yurduma yiye duramasam...

Bu yurtta ölmeğe de hakkım yok...

... Sen uyuyan kabristanda

Benim de yerim var, baba...·


 

 
 

 

BEŞİK

                  

Göz açar dünyaya insan beşikte...

Analar laylayla durur keşikte...

Mukaddes beşiktir bu yurt, bu Veten!..

Koynunda uyuyan bir körpeyim ben!..·


 

 
 

 

BORÇALI ELLERİ

 

 
 

 

Ata yurdum kısmetime güzgüdür

Bana göre o, dünyanın gözüdür

Var devleti türlü-türlü sözüdür

Alhas Ağa, Muhekker'dir, Ağacan'dır Borçalı'm…

Kızılhaclı, Candar, Sarvan, Kaçağan'dır Borçalı’m...

 

 
 

 

Toprakları şırımlanır, laylanır

Bar beheri ilimize paylanır

Bol serveti, bol nimeti taylanır

Terevezli, tembekili, arpalıdır Borçalı’m...

Sadaklı'dır, Kasımlı'dır, Araplı'dır Borçalı’m...

 

 
 

 

Meclisinde telli, tavar sazı var

Şirin noğul sohbeti var, sözü var

Nağıllarda, destanlarda izi var

Bin bayatî, bin tecnistir, holavardır Borçalı'm...

Beyler, Kullar, Görarhı'dır, Hallavar'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Söz yığınağı, saz meclisi şirindir

Destan diyen dil lehçesi şirindir

Her bir oğlun, kızın sesi şirindir

Emrah, Söyün, Kamandar'dır, Ulaşlı'dır Borçalı'm...

Baydar, Kuşçu, Keşeli'dir, Ulaşlı'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Ormanında var fındığı, ezgili

Var benövşe, kaymak çiçek, yüz gülü

Gölleri var, çayları var güzgülü

Anahatır, Elyet, Dona, deli Kür'dür Borçalı’m...

Kürtler, Saral, Tekeli'dir, Şülöyür'dür Borçalı'm...

 

 
 

 

Şan şöhretli tarihini götür yaz

Olup savaş, olup zafer, olup yas

Basılmayıp, mert erenler basılmaz

Gıryat adlı bir sengerdir, bir kaledir Borçalı'm...

Hasanhoca, Deştoğullar, Siskale'dir Borçalı’m...

 

 
 

 

Keşmekeşli geçmişi var yurdumun

Girdabı var, gerdişi var yurdumun

Neyi varsa, mert işi var yurdumun

Tarih yaşlı koskocadır, ak saçlıdır Borçalı'm...

Koçulu'dur, Fahralı'dır, Saraçlı'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Kara zurna kayım-kayım kaynayır

Burmabığlar oyum-oyum oynayır

Nazlı kızlar boyum-boyum boylanır

Dağlar teki salgarlıdır, arkalıdır Borçalı'm...

Muğanlı'dır, Kolayır'dır, Arkılı'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Şairleri melekleri indirir

Âşıkları taş kayayı dindirir

Her kocanın sinesinde bir defter

Özü halim bir mahnıdır, hoş avazdır Borçalı'm...

Kepenekçi, Gülöyür'dür, Dar-boğaz'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Oğul ister hengelınden bir tada

Misafire cönke de var, toklu da

Dök yemlikten, kuz-kulaktan salata

Telemeli, kaymaklıdır, bin tamlıdır Borçalı'm...

Armutlu'dur, Hörüzmen'dir, Hamamlı'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Bağlarında kırkovullar okuyar

Ahılları halı kilim tokuyar

Harda kalıp siyah telli, oh, o yar

Dilberlidir, senemlidir, kamerlidir Borçalı'm...

Yırğançay'dır, Şahmarlı'dır, Kamerli'dir Borçalı'm...

 

 
 

 

Bağlarında her ne desen barı var

Gilası var, inciri var, narı var

Memleketin bin nubarı, varı var

Yarpızlıdır, karpuzludur, yemişlidir Borçalı'm...

Seferli'dir, Kamışlı'dır, Memişli'dir Borçalı'm...

 

 
 

 

Bir gelesin Şor-Şor Su'dan tadasın

Birce gece deyesinde yatasın

Kelağaylı zirvelere çatasın

Senekuçan, Şamdüye'dir, Eğrikar'dır Borçalı'm...

Geyliyen'dir, Gödekdağ'dır, Lök-Candar'dır Borçalı'm...

 

 
 

 

Her oymağı, her obası güzeldir

Her şifası, her sefası güzeldir

Hoş iklimi, hoş havası güzeldir

Bakarlıdır, görerlidir, gezerlidir Borçalı'm...

Tehle, Birlik, Kösalı'dır, Nezerli'dir Borçalı'm...


 

 
 

 

BORÇALI ETİRİ

 

 
 

 

                   Borçalı’mın her suyundan içtim ben...

                   Borçalı’mın her kolundan geçtim ben...

                   Borçalı’mın her dağını gezdim ben...

                   Borçalı’mın her bağını gezdim ben...

                   ...Yurdun gülleriyle etirlendim ben...

                   Belki ona göre, bak ona göre...

                   Yurdun etri gelir satırlarımdan... ·


 

 
 

 

                   BORÇALI’DA SULAR AKAR

 

 
 

 

                        “Akarsular gibi aksam,

                        Mor benöyşe renkli bir akşam

                        Sana döneceğim, memleketim...”

                        Abbas Abdullah Hacaloğlu.

                  

                   Od-ocağın, ev-eşiğin

                   İllerdir, lele, illerdir...

                   İlk beşiğin, son beşiğin

                   Bu yerdir, lele, bu yerdir...

 

 
 

 

                   Yurt yuvalı kuşuz, kuşuz...

                   Helâlliğe yüz tutmuşuz...

                   Bir deli devrana tuşuz...

                   Bu derttir, lele, bu derttir...

 

 
 

 

                   Gayret ki var, bizi yoklar...

                   Namus ki var, bizi saklar...

                   Borçalı’da sular akar...

                   Bu sırdır, lele, bu sırdır...

 

 
 

 

                   Gidenleri gelir mola...

                   Gelenleri güler mola...

                   Gülenleri biler mola

                   Bu nerttir, lele, bu nerttir...

 

 
 

 

                   Memlekete benim yiye...

                   Tanrıdan payımdı bu yer...

                   Gayret ağacım tek göyer...

                   Bu şarttır, lele, bu şarttır...

                  

                   Göyer, di, lele, göyer, di...

                   Ezelin-sonun bu yerdir...

                   Bu yerdir, lele, bu yerdir...

                   Bu yurttur, lele, bu yurttur... ·


BURADADIR

 

 
 

 

                   Borçalı’mın özge güzelliği var...

                   Dünyanın nimeti, hezi burdadır...

                   Gelin tek bezenir çöller, tarlalar...

                   Toprağın beherli düzü burdadır...

                  

                   Başgeçit’ten Sınık köprüye kadar...

                   Seyre çıkıp gezmek istesen eğer...

                   Sana hürmet eder bizim şen iller...

                   Helâllik çöreği, tuzu burdadır...

 

 
 

 

                   Telli saz yaşatır bizim illeri...

                   Giyip cilvelenir il güzelleri...

                   Toyda, yığınakta diller ezberi...

                   Şair Muhakker’in sözü burdadır...

 

 
 

 

                   Gayreti bellidir, merttir bu diyar...

                   Karapapak ilim yaşar bahtiyar...

                   Yayda bin bir çiçek, kışta beyaz kar...

                   Hayatta güzellik özü burdadır...

 

 
 

 

                   Anam Borçalı’dan düştüm aralı...

                   Değişir ahvalim, gönlümün hali...

                   Meylime yaramaz dünyanın malı...

                   Şureddin’in her an gözü burdadır... ·


 

 
 

 

ÇİMENDE

 

 
 

 

Dağın eteklerinde

Çiçek derer uşaklar...

Nice göyçektir onlar...

Öyle bil ki, çimende...

Elvan çiçektir onlar... ·


 

 
 

 

                   DEĞME ONA

 

 
 

 

                        Köyümün ismini değişmek isteyenlere

                  

                   Bu toprakta

                   Ocak benim...

                   Od benimdir...

                   Değme ona...

                   Bu toprakta

                   Ağaç benim...

                   Ot benimdir...

                   Değme ona...

 

 
 

 

                   Kök attığım yurttur bu yurt...

                   Her kabirde dert uyuyor...

                   Ner-ner oğullar büyüyor...

                   Tat benimdir...

                   Değme ona...

        

                   Tanrı şahit...

                   Elat ulu...

                   Bu elatta gayret ulu...

                   Bu köy ulu...

                   Bu ad ulu...

                   Ad benimdir...

                   Değme ona...


 

 
 

 

GÜNDOĞAN

 

 
 

 

Gün doğara boylanırım her seher

Kalkınca yatağımdan...

Çünkü orda Güneş doğar...

Çünkü ordadır...

Azerbaycan... ·


 

 
 

 

HAKKIM, HEY...

 

 
 

 

9 Nisan Tiflis, 20 Ocak Bakü

Özgürlük şehitlerinin anısına

 

 
 

 

Halka kasıt olurdu mu?

                   Hakka kasıt olurdu mu?

                   Kulakların kârdı mı?

                   Adalet, hey... Hakkım, hey...

 

 
 

 

                   Azatlık! Adın şirin!

                   Azatlık! Tadın şirin!

                   Gözünden vurup şerrin...

                   Haykırım, hey... Kalkım, hey...

 

 
 

 

                   Diksin, a dünya, diksin...

                   Seksin, a dünya, seksin...

                   Sensin, a dünya, sensin...

                   Sabırım, hey... Solğum, hey...

 

 
 

 

                   Şehitlerim anttı mı?

                   Sabahım ayandı mı?

                   Ahır ki, uyandı mı?

                   Milletim, hey... Halkım, hey...


 

 
 

 

HATIRA

 

 
 

 

                   Barı bir hatıra söyle, – dedim ben...

                   Gönlüme kanatlı hatıra doldu...

                   Dinmeden ayrıldın güle güle sen...

                   Bu hoş gülüşlerin hatırat oldu... ·


 

 
 

 

                   HAYDI, KÖROĞLULAR

 

 
 

 

                   Ana Vatan düşüp dara...

                   Haydı, Köroğlular, haydı...

                   Govur eyler köhne yara...

                   Hoydu, Köroğlular, hoydu...

 

 
 

 

                   Toprağımız girer göze...

                   Tepik atar şimdi Hemze...

                   Atalardan gayret bize

                   Paydı, Köroğlular, paydı...

 

 
 

 

                   Kıydı bu namert zamana

                   Nice nice mert oğlana...

                   Her biri bir Ayvazhan’a

                   Taydı, Köroğlular, taydı...

 

 
 

 

                   Bu mert halkın, helal halkın...

                   Var devleti talan halkın...

                   İlahi, buydu mu hakkı?..

                   Buydu, Köroğlular, buydu...

 

 
 

 

                   Kılıcım yok, bu kalkandı...

                   Söylediler elim kandı...

                   Yalandı, vallah, yalandı...

                   Küydü, Köroğlular, küydü...

 

 
 

 

                   Çanlibel’de duman-çandır...

                   Koç yiğitler hime benttir...

                   Andımız Toprak, Vatandır...

                   Haydı, Köroğlular, haydı...

                   Haydı, Köroğlular, haydı... ·


 

 
 

 

HİCRAN ODU

 

 
 

 

Sevmem söylemedi ne birce kere...

Unut da demedi o bana barı...

Ne deyim insafsız ala gözlere...

Gören nece kıydı bana odları...

 

 
 

 

Öyle bil yatmıştım...

Ne vakit bilmedim...

Yüzüğü görende gafil uyandım...

Dehşettir...

Gönlümü aça bilmedim...

Tüstüsüz alev tek gizlice yandım... ·


 

 
 

 

İNTİZAR

 

 
 

 

Sensiz

Dağa kalkıp, düzlere inip,

Sordum her yerde izlerden seni...

Aşkınsa

Şıdırğı yağmura dönüp

Islattı kimsesiz çöllerde beni...

 

 
 

 

Biz ki sadakate ant içtik, ay kız...

Yandırdı hicranın ateşi kalbi...

Yolcusun...

Gidersin, gelirsin yalnız...

Arkanca gezerim çığırlar gibi...

 

 
 

 

Bulutum...

Yağarım...

Artık dolmuşum...

Ben ki gönül açtım...

İnan, tek sana...

Gitmişsin...

Ne zamandır hasret kalmışım...

Gemiyi yitiren liman tek sana. ·


 

 
 

 

KÂŞ Kİ...

 

 
 

 

Bir an bana baktın...

Bir an, sevgilim...

Bir azca hafifçe gülümsedin de...

Pinhan duyguları aradım, gülüm...

O pinhan bakışın pinhan sesinde...

 

 
 

 

De neden sayrıştı o koşa yıldız...

Her zaman oynaktır o göz, o kaş ki...

Bir anlık bakışla, nolaydı, ay kız...

Şu çılgın aşkımı duyaydın kâş ki... ·


 

 
 

 

KAVUŞUKTUR ARZULAR

 

 
 

 

Orada-burada...

Kış da birdir...

Yay da bir...

Haray da bir...

Hay da bir...

Orada-burada...

Yollar-izler benzerdir...

Çöller-düzler benzerdir...

Semim yüzler benzerdir...

Orada-burada...

Kür adında sunam var...

Karayazı uzanır...

Kavuşuktur saf sular...

Kavuşuktur arzular... ·


 

 
 

 

KEHKEŞAN

 

 
 

 

Ord. Prof. Kemal Talip-zade’nin

Borçalı’daki jübilesinde okudum

 

 
 

 

İlmin Kehkeşan’ında

Yıldızlar nurlu nurlu uğurların...

Gerilmiş kanatların...

Amaldir...

Kemaldir...

Kemal muallim...

 

 
 

 

Borçalı’mda körpe körpe oğulların...

Her biri bir Neriman...

Her biri bir Şaik’tir...

Her biri bir Kemal’dir...

Kemal muallim... ·


 

 
 

 

KISMET

 

 
 

 

Güzeller yurdudur bizim Borçalı...

Maşallah, ne güzel kızlarımız var...

Ana tabiattan kısmet pay alıp...

Ana tabiatla ekizdir onlar... ·


 

 
 

 

KAVUŞMA

 

 
 

 

Çığırlar yolda,

Yollar meydanda

Kavuşurlar...

Yüzler binde,

Binler milyonda

Kovuşurlar...

Adımlar kapıda,

Kapılar dehlizde

Kavuşurlar...

Bulaklar çayda,

Çaylar denizde

Kavuşurlar...

Duygular sözde,

Sözler dilimde

Kavuşurlar...

Yıllar ömürde,

Peki ömürler?..

Ölümde

Kavuşurlar?.. ·


 

 
 

 

KÜR ÜSTÜNDE

 

 
 

 

Ardahan’da Kür nehri üstünde düşüncelerim

(Ardahan yörelerinden baş alıp akan

Kür nehri memleketim Borçalı’dan geçer,

Azerbaycan’ı kucaklar, Hazara kovuşur)

 

 
 

 

Ana Kür’üm...

Talihime ayna Kürüm...

Menbe nerde…

Mansap nerde…

Göl nerdedir...

Sona nerde...

Bala nerde...

Ana nerde...

 

 
 

 

Burası da vatan,

Orası da vatan…

Dalga dalga...

Halay apar...

Hay apar...

Sorak apar...

Müjde apar...

Pay apar...

Vatandan vatana,

Anadolu’dan Borçalı’ya,

Borçalı’dan Azerbaycan’a. ·


 

 
 

 

O TOYDA, BU TOYDA

 

 
 

 

O toyda bir ana...

Dili kargışlı...

Bu toyda bir bala...

Gözleri yaşlı...

Anaya bak...

Balasından nigaran...

 

 
 

 

Anaya bak...

Balasından nigaran...

Balaya bak...

Ana diye haykıran...

Aradaki o çaya bak...

O yargan...

 

 
 

 

Aradaki o çaya bak...

O yargan...

Ana balasından aralı kalmış...

Bala anasından paralı kalmış...

Ana da, bala da yaralı kalmış... ·


 

 
 

 

ÖMÜR ÖTÜR...

 

 
 

 

Ömür ötür pinhan-pinhan...

Yaşlaşırım her gün, her an...

Teklenir, adalaşırım...

Özümle vidalaşırım... ·


 

 
 

 

PEYZAJ

 

 
 

 

Ağaçlar

Mısra tek

Satırlaşıp...

Yapraklar

Toprağa

Çadırlaşıp... ·


 

 
 

 

SEVGİLİME MEKTUP

 

 
 

 

                   Anam Borçalı‛da bu gün de yine

                   İnsan hayran olur her gördüğüne...

 

 
 

 

                   Yine de bezenir kızlar, gelinler...

                   Yine de başlanır toylar-düğünler...

 

 
 

 

                   O görüş yerinde kopar öpüşler...

                   O hoş kahkahalar, o koş gülüşler...

 

 
 

 

                   Bazen de boylanır yollara kızlar...

                   Sevgisiz gitmezler toylara kızlar...

 

 
 

 

                   Ayrı düşmüşümse memleketimden...

                   Sendeki ılgara inanırım ben...

 

 
 

 

                   Belki hayallerden kale kurmuşsun...

                   Elinde demet gül tutup durmuşsun...

 

 
 

 

                   Sen gözle etirli çiçekle beni...

                   Gözle birce seven yürekle beni... ·


 

 
 

 

SÖZ VAR

 

 
 

 

Söz var...

Kalbi incidir yara tek...

Dilinden her sözü tullama

Paraşütü tullayan tayyare tek... ·


 

 
 

 

                            TESELLİ

 

 
 

 

                   Gör gece ne kadar lâl dillidir ki...

                   Ayrılık getirdi haber vermeden...

                   Ancak bir şey bana tesellidir ki...

                   Seni rüyamda da göreceğim ben... ·


 

 
 

 

VAR OLACAM

 

 
 

 

                   İlim Karapapak...

                   Uludur bu toprak...

                   Ovgatım paktı, pak...

                   Nerim... Ner olacam...

 

 
 

 

                   Duruşum saz üste...

                   Yadım kine-kasta...

                   Helal-ümmet dosta

                   Yarım... Yar olacam...

 

 
 

 

                   Borçalı – öz yurdum...

                   Burda küme kurdum...

                   Zaman-zaman sordum...

                   Varım... Var olacam... ·


 

 
 

 

YADİGÂR

        

Palıd ağacı var heyetimizde...

Öyle şuh dayanıp, öyle durup ki...

Sanırsın...

Babamın eksiyle onu...

Bütün bir elma tek bölmüşsün iki...

 

 
 

 

Bu koca palıdı, an gelir, oğul...

Aziz bir miras tek hep korur neven...

Söylerdi babam...

Bu görklü ağaç...

Dedemden kalıpmış...

Ulu dedemden... ·


 

 
 

 

YAPRAKLAR

 

 
 

 

Bahar geldi...

Budaklarda lepelendi yapraklar...

Payız geldi...

Hezelleşti, serpelendi yapraklar...

...Biz de böyle ömür yaşarız,

Ay insanlar! ·


 

 
 

 

YARANDIM Kİ...

 

 
 

 

Her karışı lel-altındır

Bana göre obamın...

Arzusunu yaşatırım

Ben de ulu babamın...

Yarandım ki,

Arzu kervanıma

Sarban olum ben!..

Yarandım ki,

El uğruna,

Yurt uğruna

Kurban olum ben!.. ·


 

 
 

 

YUBANMIŞIM...

 

 
 

 

Aşk dağının zirvesinden

Su toplayıp aktı çayım...

Bir sahrada kurudu o...

Gafil yoka çıktı çayım...

 

 
 

 

Yubanmışım yolda...

Elim

Sana çatmaz tarım iptir...

Gel bağışla beni, gülüm...

Sevgi gemim gecikiptir... ·



24 Haziran 1989 – Borçalı’da Sovyet yönetimine karşı eylem günü

Abbas Abdullah Hacaloğlu – Borçalı doğumlu şair

ant – yemin

ant içmek – yemin etmek

aparmak – götürmek

Ayvazhan – “Köroğlu” destanında Köroğlu yiğidi

baba – dede

bahar – ilkbahar

bala – yavru

bala – yavru

barı – zira

bezenmek – süslenmek

bezenmek – süslenmek

biler mola – biler mi

Borçalı – Gürcistan’a bağlı olup daha çok Borçalı-Karapapak Türkleri meskûnlaşan bölge, bu şiirlerin yazarının memleketi

budak – dal

budak – dal

bulak – pınar

çan – sis

Çanlibel – “Köroğlu” destanında Köroğlu’nun meskeni

• çay – nehir, ırmak

doğmalaşmak – özleşmek

el – memleket, il

el değmek – tokunmak

elvan – renkli

encir – incir

etek – yamaç

etirlenmek – aromalanmak

etirli – hoş kokulu

gafil – aniden

gafil – aniden

gavalı – erik

gecikmek – geç kalmak

geler mola – gelir mi

gıryat – vatan namusu

gilas – kiraz

gile yaş – kile / damla yaş

govur eylemek – ağrımak

gören – acaba

göyçek – gökçek, çok güzel

göyermek – gövermek, yeşilleşmek

göyermek – gövermek, yeşilleşmek

göynetmek – derinden üzmek

gözlemek – beklemek

güler mola – güler mi

gündoğan – doğu

halay – ezgi

hay – ün

Hemze – “Köroğlu” destanında Köroğlu’ya tele kuran karakter

hez – kürk

him – binövre

karankuş – kırlangıç

Karayazı – Gürcistan’da Türklerin yoğun bulundukları yerleşim bölgesi

kargış – beddua

kâş ki – keşke

kavuşuktur – kavuşmuştur, birleşmiştir

Kehkeşan – Samanyolu, Kehkeşan

Kemal Talip-zade – Borçalı kökenli ünlü bilim insanı Kemal Talip-zade (1925–2009)

koca – ihtiyar, yaşlı insan

kôl – çalı

koşa – çift

koymamak – müsaide etmemek

köhne – eski

küme – kôma, baraka

küy – gürültü

lâl dilli – dilsiz, konuşma engelli

layla – ninni

lele – Borçalı’ya özgü saygılı hitap

• menbe – kaynak

mihek – karanfil

namert – mert olmayan

Neriman – Tiflis doğumlu ünlü devlet adamı, yazar Neriman Nerimanov (1881–1924)

nert – tavla

neve – torun

nigaran – tedirgin

nolaydı – ne olaydı

oba – köy, mezra

od – ateş

olacam – olacağım

özge – başka

özüğün – kendinin

• özümle – kendimle

palıd ağacı – meşe ağacı

paralı – parçalanmış

pay – hediye

payız – güz

peyzaj – doğa manzarası

pinhan – gizli

pöhre – fidan

sayrıştı – yanıp söndü

sona – suna

sorak – haber

Şaik – Tiflis doğumlu ünlü yazar Abdullah Şaik (1881–1957)

şıdırğı – sağanak

tay – eşit

tepik – tekme, tepik

toy – yan, taraf, semt

tullamak – fırlatıp atmak

tüstü – duman

uğur – başarı

uşak – çocuk

uşak – çocuk

veten – vatan

yağı – düşman

yay – yaz

yaz – ilkbahar

yiye – sahip

yiye – sahip

yoka çıkmak – kayıp olmak

yubanmak – geç kalma

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol